SİVAS SUŞEHRİ İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

DÖGEP KASIM AYI EYLEM FAALİYETİ

DÖGEP KASIM AYI  EYLEM FAALİYETİ

Suşehri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerimiz DÖGEP kapsamında Kasım ayında  Bayburt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Doç.Dr Yusuf ŞEN ´in  Hz Peygamberin Merhamet Eğitim metoduyla ilgili Makalesinin sunumunu ve müzakeresini gerçekleştirdiler.

SUŞEHRİ 2018-2019 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI  DÖGEP KASIM AYI TOPLANTI RAPORU

KONU:Hz. Peygamber’in Merhamet Eğitimi

Suşehri 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı  DÖGEP Kasım ayı toplantısı Sezgin KÖSE başkanlığında Suşehri Atatürk Ortaokulunda saat 16.00 da başladı. Başkan Sezgin KÖSE açılış konuşmasını yaptıktan bütün öğretmenlerimizin okumuş olduğu Yusuf Şen’in Hz. Peygamber’in Merhamet Eğitimi Metodu adlı makalenin sunumunu yapmak üzere sözü Taşdan  POLAT’a devretti.Taşdan POLAT makaleyle ilgili şunları söyledi :

Peygamber Efendimiz insanlara dini öğretirken yürüttüğü  eğitim öğretim faaliyetlerinde yerine göre değişik metotlar uygulamıştır. Bunlar başlıca aşağıda belirtilmiştir.

a- Takrir Metodu: Takrir, öğreticinin bir konuyu bizzat kendisinin anlatması ve açıklamasıdır. Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) arkadaşlarını ashab, yani ’sohbet arkadaşları’ olarak adlandırması bu metodun Peygamberimiz tarafından ne kadar çok kullanıldığını ortaya koymaktadır. Yine Efendimiz’in ’Din nasihattir.’ hadisi, O’nun, hayatı boyunca dini daha çok takrir metoduyla öğrettiğini göstermektedir.

Rasûlullah Efendimiz konuştuğu zaman, kelimeleri saymak isteyen kişinin, ağzından çıkan kelimeleri sayabilecek kadar açık, net ve aralıklı konuşur, dinleyen herkes anlardı. Bazen de hitap ettiği zaman gözleri kızarır, sesini yükseltir, ciddileşir ve adeta bir orduyu korkuturcasına konuşurdu.

Efendimiz (s.a.v.) Takrir (anlatım) metodunu kullanırken, yeri geldikçe işaretlerle anlatımı da kullanmıştır.Yine hikaye ile anlatım ve temsil (örneklendirme) ile anlatımı da sıkça kullanmıştır. Anlatırken sesini insanların işitebilmesi için bazen Mekke’de olduğu gibi Safa Tepesi gibi yüksek yerlere çıkmış, bazen de Medine’de mescitte olduğu gibi biraz yüksekçe bir minber yaptırıp, oradan insanlara hitap etmiştir. 


b- Soru-Cevap Metodu: Soru-cevap metodu uygun bir şekilde kullanıldığı zaman, kişilerin zihin yeteneklerini geliştirir. Bu metot, bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindeki her tür öğrenmeler için rahatlıkla günümüz eğitim metotları içinde de kullanılmaktadır. Rasûlullah Efendimiz de açıklayacağı konuya dikkatleri çekmek, dinleyicileri asıl konuya hazırlamak, öğreteceği mevzu üzerinde merak uyandırmak, böylece dinleyenlerin, dinlediklerini daha iyi kavramaları ve bellemeleri için bu metoda sık sık başvurmuştur.

c- Tedric Metodu: İnsan tedrici (aşamalı) şekilde öğrenmeye muhtaç bir varlıktır. Önce basit olanları, arkasından karmaşık ya da zor olan konuları öğrenir. Kur’ân-ı Kerim’in bir anda değil de 23 yıla yayılarak indirilmesi, önce inen surelerde îmanla ilgili hususların daha çok yer alması, ibadet ve hükümlerle ilgili hususların sonra inen surelere bırakılması, Yüce Allah’ın da dini, insanlara aşamalı olarak, kolaydan zora doğru öğrettiğini gösterir. Rasûlullah Efendimiz de bu metodu uygulamaya özen göstermiş, dini öğretmekle görevlendirdiği insanlardan da buna dikkat etmelerini istemiştir.

d- Yaşayarak Öğrenme (Aktif) Metodu: Gerçek öğrenme, ancak tecrübe sayesinde mümkün olmaktadır. Tecrübe ile bilgiler yaşanılarak öğrenilir ve unutulmamak üzere belleğimize kazınır. İslâm dininin her ferdi ayrı ayrı dini yükümlülüklerle sorumlu tutması, her ferdin dini açıdan faal (aktif) olmasını zorunlu kılar. Özellikle namaz ve hac gibi ibadetlerin yapılışını Peygamberimiz, bizzat yaparak ve sahabelerine yaptırarak öğretmiştir.

e- Gözlem Metodu: Gözlem, iç gözlem ve dış gözlem olarak ikiye ayrılır. İç gözlem kişinin kendi iç dünyasını, duygularını, istek ve arzularını muhasebe etmesi, iç âlemini tanımaya çalışmasıdır. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kendisine peygamberlik gelmeden önce Hira Mağarası’nda sık sık yalnız kalması bu metodu kendisinin uyguladığı bilinmektedir.
Dış gözlem de, ferdin dış çevrede duyular yolluyla olgulardan elde ettiği bilgiler vasıtasıyla çeşitli dersler çıkarmasıdır. Rasûlullah (s.a.v.) de dış âlemdeki her gözlemden insanları Allah’a yaklaştıran bir unsur yakalamaya çalışır ve onunla sahabesini eğitmek isterdi.


Rasûlullah Efendimizin bu metotları da uygulayarak, son derece olumsuz şartlar altında yürüttüğü eğitim-öğretim faaliyetleri sonucu 23 yılda yetiştirdiği nesil, tarihte eşine bir daha rastlanamayacak derecede yüksek bir karakter ve sağlam bir yapıya sahip asr-ı saadet nesli olmuştur ki, bu nesilden her biri kendisine uyanları doğru yola ulaştıracak seviyeye ulaşmışlardır. Ümmî olan Peygamber Efendimizin bu metotları yerli yerinde, mükemmel şekilde uygulaması ve kimsenin bir daha olamayacağı kadar, bir toplumu eğitmekte başarılı olması, O’nun peygamberliğinin delillerinden de birisidir.

Bunların yanında farklı metotlarda kullanmıştır:

Söylediği hakikatleri bizzat yaşayarak hayatıyla göstermiştir.
Öğretmede orta yolda durmaya ve insanları bıktırmaktan uzak durmaya riayet etmiştir.
Öğrenenler arasındaki kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmuştur.
Yanlış düşünceyi söküp atmak ve gerçek doğru bilgiyi net bir şekilde muhatabın kafasına yerleştirmek için aklî ölçüleri kullanmıştır.
Muhataplarına soru yöneltmiş, böylece onların zeka ve bilgi seviyelerini ölçmüştür.
 Mukayese ve örneklendirme metodunu kullanmıştır.. Anlattığı hususu, elinde herhangi bir şey ile yere ve toprağa çizerek bizzat göstermiştir.
 Sözle beraber jest ve mimiklerini kullanmış ve el ile işaretlerde bulunmuştur.
Önemine binaen, halin mümkün kıldığı bir nesneyi bizzat eline almış, eliyle kaldırmış ve arkasından söyleyeceği hususu söylemiştir.
 Muhataplarından bir soru gelmeden söze önce kendileri başlamıştır.
Muhatabının sorusuna eksik ve fazla olmadan cevap vermiştir.
 Muhatabının sorusuna, onun ihtiyacına binaen sorduğundan daha fazlasıyla cevap vermiştir.
 Muhatabını, güzel bir hikmete binaen, sorduğu sorudan daha önemli bir hususa yönlendirdiği de olmuştur.
Soru soranın sorduğu soruyu tekrarlamasını istemiştir.
Muhatabın aldığı cevabı tekrar etmesini istemiştir. Böylece cevap unutulmayacaktır.
Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih etmiştir.. Öğrettiği hususu yeminle tekit etmiş perçinlemiştir.. Öğretilen hususun önemine binaen sözü üç kere tekrar etmiştir.. Konunun önemini oturuşunu ve duruşunu değiştirerek ve sözü tekrar ederek göstermiştir.. Cevabı geciktirerek muhatabın sorusunu tekrar etmesini sağlayarak onu uyarmıştır.. Muhatabı intibaha sevk etmek için, onu omzundan veya elinden tutmuştur.. Muhatabı teşvik için veya onu sıkıntıya sokacak bir durumdan dolayı, bazı hususların gizli kalmasını yeğlemiştir.
Söyleyeceği hususun hafızalarda daha iyi yer etmesi veya ezberlenmesi için, sözü kısa ve öz bir şekilde ifade etmiş, daha sonra ise ayrıntılarına geçmiştir.
Va’z etme, nasihat etme ve öğüt verme metodunu kullanmıştır..
Kıssa ve geçmiş ümmetlere ve insanlara dair haberlerle öğretme metodunu uygulamıştır.
Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda üstü kapalı olarak kinaye yoluyla ve işaret ederek yetinmiştir.
 Kadınlara öğretmeyi ve nasihat etmeyi de asla ihmal etmemiştir.
Talim ve tebliğde, kitabeti (yazma metodunu) da kullanmıştır.Yabancı dilleri (mesela Süryaniceyi) öğrenmesi için bazı sahabeleri görevlendirmiştir ki bu husus da günümüzde dünyanın dört bir tarafında İslam’ın güzelliklerini öğrenmek isteyenlere karşı yapılacak vazifenin çok önemli bir basamağını teşkil etmektedir. Diyerek sözlerini tamamladı ve tüm arkadaşların etkin katılımları ile toplantı sonlandırıldı.

                                                             SONUÇ

Yaptığı bütün tavsiyelerde yolumuzu aydınlatan Hz. Peygamber, merhamet eğitimi konusunda da yapmamız gerekeni şöyle açıklamıştır: “Merhamet ediniz, merhamet bulursunuz.”(Buharî, Edebü´l–Müfred, 380). Merhametle öğrenciye yaklaşıldığında dönütler de merhamete uygun olacak; eğitimci, eğitimin amacını aşamalı olarak gerçekleştirecektir. Bu bağlamda  eğitimcilerin bu ilkeleri uygulaması halinde, hoşgörüyle temeli atılan, merhametle taçlandırılan bir toplum meydana gelecek, böylelikle barış ve uzlaşının hakim olmasına katkı sağlanacaktır.Allah Teala ise Kur’an’da şöyle buyurarak “O vakit Allah´tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.”( Âl-i İmran 3/159) diyerek peygamberimizin insanlara nasıl yaklaştığını vurgulamış eğer bu sevgi dolu yumuşak davranışı olmasaydı insanların onun etrafında kalmayacağını belirterek ‘’ sevgi,merhamet,yumuşak yüzlülük ‘’ gibi kavramların insanların bilgi alışverişi ve iletişiminde büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulamıştır.  

29-11-201829-11-201829-11-2018

  

 

Taşköprü Mah. Sivas Cad. Yeni Hükümet Konağı Kat4 Suşehri/SİVAS - 0 346 311 40 13

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.